Friday, December 7, 2012

Çello

Birazdan Sol Gabetta isimli ablamızdan çello dinliycez.
En sevdiğim müzik aleti olan çelloyla ilgili yazmak istedim bugün. Lise ve üniversite yıllarımda her Cuma akşamı AKM'de İDSO'nun verdiği klasik müzik konserlere giderdik ablam ve Nurdan'la. Hatta cuma akşamı gidememişsek, aynı konserin tekrarı olurdu Cumartesi sabahı, ona giderdik. Ne güzel bir uygulamaymış bak şimdi anlıyoruz kıymetini.

İşte çılgın konser triosu.
 Hala bu üçlü konserlere gitmektedir beraber :)
O akşam ne çalacağını içeri girip programı alınca görürdük. Genelde kalabalığın arasından sıvışıp biletsiz olarak girdiğimiz için yerimiz olmazdı. Herkes oturduktan sonra ''ne kadar ön o kadar iyi'' mantığıyla boş kalan yerlere otururduk. İşte o ön sıralara ulaşınca koca orkestranın içinden çıkan koyu, derin çelloyu daha net duyardım. Bu sene erken yaşta kaybettiğimiz çellist Reyent Bölükbaşı'nın notalar arası iç çekişini, nefes alışını, gözlerini kapayıp müzikle birleşmesini izlemek paha biçilmezdi benim için.

İşte benim yakışıklı çellistim Reyent.

 Sonra çellist Lloyd Webber'in çaldığı Aya İrini'deki konser ... Bu sefer çok önde değildik ama sahnede sadece piyano ve çello vardı. Konserin ortalarına doğru pat diye elektrikler gitti, her yer birden kapkaranlık oldu, elektriğin geleceği yoktu. Düşünsenize kilisenin içindesiniz, kapkaranlık ve sessizlik. Bir süre ne olacak diye kıpraşmalar oldu. Daha sonra Webber ve piyanist bi şekilde anlaştı ve devam edebiliriz kararı aldılar sanırım. Webber Dvorak çalmaya başladı. Atmosfer bir anda doğal bir şekilde inanılmaz büyüleyici olmuştu. Weber'in de hoşuna gitmişti bence bu kötü süpriz! Seyirci sahneyi görmüyor, çello da görünmüyor, sadece sesi duyuluyor o kadar. Mikrofon da olamadığı için Aya İrini'nin kendi akustiği çıkıyor önplana. Gerçekten etkileyiciydi. Çıkışta hemen cd'sini aldık ve gördüm ki o müthiş parça 'Songs that my mother taught me' imiş. Anneme sarılasım geldi şimdi :)

Sonbahara, kışa çok yakışır çellonun sesi, hüzünle karışık bir mutluluk duygusu verdiğinden belki.
Şimdi sizi benim çok sevdiğim bu parçayla baş başa bırakıyorum. Gözümdeki sahne: Dışarda kar yağıyor, evde kahve kokusu, pencere yanında, battaniye altında, uzun uzun seyrediyosun karın düşüşünü.
Webber Londra'da yaşıyor, konser programıma ekledim, seneler sonra bir kez daha dinlemek istiyorum.
 

2 comments:

  1. edim, sen de yazmaya başladın bu ara, çok hoşuma gidiyor:) ne güselmiş paylaştığın parça...gözlerimi kapatıp dinledim, gözlerim doldu. müziğin ruhuma değdiğini hissettim desem abartmış olmam...iyi ki varsın sen!

    ReplyDelete
  2. icim icimi yiyordu ama wikipedi imdadima yetisti. gercekten varmis bir akrabalik:

    Julian Lloyd Webber is the second son of the composer William Lloyd Webber and his wife Jean Johnstone (a piano teacher). He is the younger brother of the composer Andrew Lloyd Webber.

    ReplyDelete