Bu sabah hava daha tam aydınlanmadan Efe geldi yanıma sokuldu.Dün gece kitabımı okurken çok güzel sızmıştım, Efe'ye sarılıp uykuma devam ettim bi süre daha. Sonra Efe sıkıldı ve kalktı. 5 dakika sonra ' anneee dışarıyı bi görsen her yer bembeyaz, arabaların üstü kar kaplı ' sevinciyle geri geldi. Şimdi dedim çocuk olsan anında fırlar çıkarsın kartopu oynamaya, tüm çocuklar da çıkar zaten. Oğlumun sevincini paylaşmak için kalktım baktım pencereden, gerçekten çok güzel görünüyordu. Ağaçların çıplak siyah dallarının yanına beyaz çizgiler çekilmiş bir resme baktım bir süre.
Efe'nin penceresinden seyrettiğimiz manzara |
Alandaki tek krepçi ilk krepi de yapamadı yaktı attı desem! |
'Christmas Market' da sosis yeriz, tarçınlı sıcak şarap(vin chaud) içeriz ısınırız dedik. Sonuç tamamen bir hayalkırıklığı oldu. 'Loser Lozan' bize sadece krep verdi.
Gelelim süprize :)
'Lousanne Opernhaus'dan girince bile mutlu oldum. Ve 'Red Bull Flying Bach' afişini görünce bak ya dedim ailemizdeki bütün turnaları gözünden vurmuş baba. Efe ekrandaki reklamda kafa üstü fırfır dönen abileri görünce bayağı heyecanlandı, hoşuna gitti. Fırat çoook önce böyle bir gösteriden bahsetmişti, ilgimi de çekmişti ama bahsettiği zamanda asılı olarak kaldı, unuttum gittim. Meğer kapalı gişe oynuyorlarmış da Fırat Bey Ekim'de almış biletleri :)
Opernhaus yolunda rastladım bir kadına |
Kırmızı halı kaplı merdivenlerden balkona çıkarken İstanbul oldum ve bir şehrin güzel, tarihi bir opera binasına sahip olmasını kıskandım. Mesela Basel'de de görkemli bir opera binası yok ve bu bir eksiklik duygusu yaratıyor bende burda yaşarken.
Gösterinin başlamasına vakit var, fuayeye gidip Fırat'la birer prosecco içiyoruz . Keyfimiz çok yerinde, süprizlerin kralına teşekkür öpücükleri konduruyoruz Efe'yle.
Prosecco ile prostlaşırken |
Hadi artık başlasın alkışının öncüleri olmaktan gurur duyarız. |
Hikayelerini merak edenler için ise www.flying-steps.de de herşey var.
Yemiş olduğumuz krepler eriyince çıkışta breakdance denemeleri yapa yapa Mc.Donalds'a gidiyoruz. O da güzel :)
Yazının sonunda size tavsiyem izlemek istediğiniz birşey varsa, onun ayağınıza gelmesini beklemeyin, siz ona gidin. Çok daha keyifli oluyor!
yaşaaaaaaa!
ReplyDeleteyalniz bir düzeltme yapicam tabii ki:
ReplyDeleteOrtada kare bi sahne ve üstünde birbirine carpan 2 adet kırmızı öküz. Ve başlıyor....
edim yaaa, özlettin kendini, ne güsel yazmışın, sizinleymişim gibi hissettim okurken...
ReplyDeleteisviçre'ye geldiğimizde de kar yağsa, oynasak:) koşan delilere kartopu atsak?
pablo'yu merak ediyom, yoncaların köpeğinin adı da pablo!
bravo dedim kadir memişlere, çok hoşuma gitti gösterileri, ağır internete rağmen merakla seyrettim.
bey bize de bi sürprizler düşünüyordur herhalde? oralara kadar gelmişken..., tavsiyenize uyup;)
bu güzel blog'da benden de bahsedilmis olmasi beni cok duygulandirdi. tesekkürler Sebo.
ReplyDeletelozan'da christmas market olmamasi normal, cünkü bu alman kültürüne has bisey. "ee, peki colmar, starsbourg" dediginizi duyar gibiyim. ama orasi da fransa'dan cok elsace. bunu da unutmayalim ;)
çok güzel yazmışsın Şebo'cum. Flying steps' de çok hoşuma gitti. öptüm sizi.
ReplyDelete