Wednesday, March 28, 2012

Limon Masası


Dün akşam okudugum bir hikayeyle çok eğlendim. Yazar aynen benim düşündüğüm gibi yazmiş. Hikayeyi size anlatmayayim. Julian Barnes'in  Limon masasi adlı kitabindaki 'gözcülük' adlı hikaye.
Kahramanimiz gibi benim de sinemada, tiyatroda, klasik müzik konserlerinde konuşanlari , etrafinda kimse yokmus gibi fütursuzca davrananlari uyarmişliğim çoktur. Trafıkte bu kadar sinirlenmem ama bırakın da rahat rahat seyredelim. Son yıllarda uyarılarımı belki susar, belki düzelir umuduyla ertelemeden ta en başında yapıyorum. Kahramanımızın hikayenin sonunda yaptığı  şık hareketi hakeden malesef çok seyirci var.

Bu konuda yaşadigim bir olayin sinirini ancak yazarak atabilmistim ustumden. Hoş Berkun'cuğumdan cevap gelmedi o da ayri üzdü beni. Bugün sizinle o yazimi paylasiyorum ve benim gibi hissedenler icin bu hikayeyi öneriyorum.


Sevgili Berkun Oya,

Oyunculari dis etkenlerden ayirsin diye dusundugunuz “cam” , keske seyirciler icin de olsaydi. Ne demek istedigimi 30 Nisan 2011 Cumartesi gunku oyunu siz de izlediyseniz veya daha sonra seyretme sansiniz olursa anlarsiniz. Oyunu seyretmeye gelen buyuk bir grup daha yerlerine yerlesirken gurultulu ve rahatsiz edici olacaklarinin sinyalini vermislerdi. Salonun onune arkasina ortasina dagildilar. Oyun basladi. Ben 2. siradaydim. Bu gruptakiler surekli birbiriyle isaretlesiyor, arkaya saga sola bakip ,egilip, kipirdayip , birbirlerine kas goz isaretleri yapiyorlardi. Yanimda oturan kardesim bu gibi durumlara sert tepki verdigimi bildiginden ”sebnem, moralini bozma oyuna bak” dedi. Ben de oyuna konsantre olmaya calistim.Ah dedim su anda bi cam da benim onumde olsa da sadece sahneyi gorsem isitsem. Bi ara benim on caprazimda oturan adam arka siralardaki arkadasina sirita sirita uzun uzun bakarken, en sert yeter bakislarimi firlattigimi dusundum, 1 dakka sonra yandaki arkadasinin sirtini 3-4 kez pohpohlayarak verdi cevabini. Gulumsemelik sahneleri birakin dram anlarinda bile attiklari kahkalari birbirlerine teyit ettirdiler.Onumde oturan, cep telefonunu tamamen kapatamayan guzel giyimli adamin butun oyun boyunca eli kolu ayagi durmadi, devamli kiprasti, ofladi. Bi ara salondan cikayim disardaki kiza durumu anlatip baska bi zaman tekrar geleyim diye dusunmedim degil. Ama ben yurtdisinda yasiyorum ve allah kahretsin, ben seyretmek istiyorum diye vazgectim. Oyun bittiginde inanin girerken cikardiklari patirtiyi tekrar cikarken yasamamak icin ki bu sefer kotu seyler olabilirdi, ilk once ciktik.Iyi bir tiyatro takipcisiyim, bu kadar kotu bir seyirci grubuyla hic karsilasmadim. Oyunu ne kadar cok sevdigimi herkese anlatirken, bu simarik, saygisiz, bencil seyirciden de bahsettim. Tek tesellim her biri super oynayip harika bir oyun cikartan 4 tiyatrocunun bu seyirciyle muattab olmamasiydi.

Sevgiler,
Sebnem Yerebasmaz Kabadayi.

2 comments:

  1. şebo çok komiksin yaaa:) berkun oya'ya mektup mu yazmıştın? ya da mail? şööle bi cevap verebilirdi aslında.. "evet bu tür dangalak seyirciler bizim tiyatroya da gelebiliyor, üzüldüm adınıza, sizi oyunumuzu izlemek üzere bir kez daha tiyatromuza davet ediyorum:)!" nasıl?
    gelirken kitabı getirsene, okuyayım.

    ReplyDelete