Hydra adasında motorlu hiçbir taşıt yok, motosiklet ve atv dahil. Sadece deniz ulaşımı, eşekler, katırlar ve ayaklarımız var. Bu bile yeter insanın gitmek istemesine di mi?
Hydra'ya hoşgeldik. |
Efe'nin klasik pozu olmazsa olmaz. |
Feribottan indiğimizde otelden yardımcı biri elinde el arabası gibi tahtadan bir çekecekle geldi, bavulları içine atıp yürümeye başladık. İlk otelimiz ada merkezinde. Biraz yürüyüp, biraz merdiven tırmandıktan sonra varıyoruz. Minik balkonundan Hydra'nın bembeyaz evleri ve deniz gözüküyor. Mütevazi bir pansiyon ve uygun fiyatlı. Bavulları bırakıp kendimizi en yakın denize atma hevesindeyiz.
Yerden yatan mavi el arabaları çok iş görüyor taşımacılıkta. |
Kaş'ın kulaklarını çınlattık. |
Terasın üstlerine kurulan bi kaç tane restoran ve bar var. Sonradan bizim otele ait olduğunu anlayacağımız Sunset restoranına ancak 2 gün sonrası için yer ayırttırıyoruz.
Spilia kayalıklarında günbatımını bekliyoruz. |
Günün sonunda yüksekte, bir ufak masada, bira eşliğinde güneşin batışını seyrediyorduk. Hydra hayallerimi boşa çıkarmamıştı :)
Hydra'nın merkezi dar sokaları, şık tavernaları, deniz kenarı boyunca cafeleri ile çok canlı çok tatlı. Gözümüze kestirdiğimiz bir tavernaya oturuyoruz. Ama Efe hemen yanındaki İtalyan restorandan pestolu makarna istiyor. Ve bu isteğimize hem İtalyan hem Yunan tabii ki deyip dünyadaki tek amaçları Efe'yi mutlu etmekmiş gibi davranıyolar.
Efe: Annemle babam restoran bakınırken ben perstoyu gözüme kestirdim çoktan. |
Ertesi sabah bavullarla limana iniyoruz. Bizim otele gidecek olan 'water taxi' i bulup biniyoruz. Bu su taksilerinin diyeyim bi karakterleri var sanki Cars filmindeki arabalar gibi konuşuyolar, yan yana bekleşirken kıpır kıpırlar, biri gitti mi sırayı bozmadan yanaşıyolar. Kırmızı renkleriyle adanın vazgeçilmez yerlileri :) Otelin bulunduğu koya doğru giderken denizin ortasındaki minicik adacıklar üzerine kondurulmuş bembeyaz ufak kilisecikler dikkatimi çekiyor.
Karşınızda Hydra'nın kırmızı çizgi film kahramanları |
Kim gider o denizin ortasındaki kiliseye acaba? |
Karşıdaki sarı otlak benim arkadaşım eşeklerin evi |
Balkonda keyif. Arkada görülen 3'lü dağcık grubu Hydra'nın simgelerinden. |
Koydaki tek otel olunca ve ilk botlar 10.30 civarı gelince sabah 3-5 kişiyle birlikte denizin doğanın tadını doyasıya çıkarabildim. Kahvaltı öncesi iskeleye ufak bi yürüyüş yapıp, ısınıp sonra denize girmek gibisi yoktur benim için. Sabah rituelime adanın eşekleriyle selamlaşmak da girdi burda. Otlaktaki eşekler gerçi çok boğuk ve hüzünlü anırıyolardı ama inşallah bu sadece onların ses rengiydi ve aslında mutluydular. Denize girip biraz yüzüp uzaktan sahili, dağları, evleri, ağaçları insanları seyretmeyi de severim. Dağların içinden geçen, köyleri birbirine bağlayan patika yolda eşeklerinin üzerine yan yan oturmuş köylülerin sabah sabah nereye gittiklerini de merak ettim.
Plakes plajı adanın popüler yerlerinden biri. Dolayısıyla gün içinde kalabalıklaşıyor. Aslında bize mi denk geldi bilmiyorum ama denizi de öyle çok temiz, kristal berrak dedikleri gibi değil. Nitekim biz iskele tarafına gidip, sağındaki kırmızı taşlı minik koydan girmeyi tercih ettik.
Otelin tavernası denizin hemen yanında koydaki tek yeme içme mekanı. Kahvaltıyı da burda veriyolar ve istediğin saatte :) Herşey bu kadar elinin altında, rahat, sakin, güzel olunca başka bi yere gitmek istemedik. Öğle yemeğini de burda hergün çıkan değişik menülerle keyifli keyifli yedik. İlk akşam Spilia kayalıklarından seyrettiğimiz günbatımı, Plakes koyunda da çok seyirlik.
Alman turistlerden kaptığımız trik: foto makinasında lensin önüne güneş gözlüğünün camını daya:) |
Hava kararıyormuş neyleyim :) |
2 gün Plakes koyundan çıkmayınca, 3. son günümüzde Yunus Emre misali ''Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın'' dedim kendime ve Efe ile Fırat'ı bırakıp yollara düştüm. Hydra merkez ile Plakes arası yürüme mesafesi 1 saat kadar. Ya dağların içinden trekking misali gidiyosun ya da denize paralel ama yine yüksekten, patika yol üstünden. Bu toprak yol ayrıca eşeklerin de rotası :)
Patika yolda solum deniz, önüm köyler... |
Kamini köyünün sakinleri kayıklar. |
Beni bu manzaralar eşliğinde yürüten ayaklarıma sağlık :) |
Hydra'dan akşam vakti bir feribotla ayrıldık. İyi ki gelmişiz dedik.
Merak etme Hydra'cım, seni mücevher kutumda saklayacağım :)
Spilia kayalıklarından atlayan cersur yüreği aşağıda seyredebilirsiniz.( Slow motion çektim ama buraya aktaramadım)
ne iyi etmisiz yahu!
ReplyDelete